İlhan Durusel: ‘Mutluluk bize hep iki üç sokak ötede gibi gelirdi’

“`html

İlhan Durusel ile Edebiyat ve Dil Üzerine

Türk edebiyatının en kaliteli kalemlerinden biri olan İlhan Durusel, metinlerindeki derin karakter analizleri, türler arası geçişleri, kara mizah unsurları ve dil becerisi ile benim için daima ilgi çekici bir yazar olmuştur. Bu yıl, epistemik şiddet üzerine yazdığım yüksek lisans tezimi tamamlamaya çalışırken, Durusel’in eserlerinde keşfettiğim bir başka boyut dikkatimi çekti: dildeki şiddetin devamlılığı, dönüşümü ve ona karşı gösterilen direniş. Bu konuda en iyi yanıtları ondan alabileceğimi düşündüğüm için, kendisiyle daha derin bir sohbet yapma fırsatı yakaladım. İşte bu konuşmamızın öne çıkan kısa bir bölümü.

İlhan Durusel
İlhan Durusel

Toplumsal Şiddet ve Dilin Direnişi

Anlatılarınızda toplumsal ya da dilsel bir tür şiddete karşı bir tavır görmek mümkün mü? Eserlerinizde dil, bilgi ve anlam sistemlerine bir direniş aracı olarak görülebilir mi?

Bana kalırsa, bu direniş doğal bir sonuç olarak gelişti. Üslup sahibi olmanın getirdiği bir durumdu. Fark ettiğimiz yaşam, farklı sosyo-ekonomik sınıfların iç içe girmesiyle bir başka boyuta ulaştı. Çocukluğumuzda yaşadığımız mahalle hayatı, ilerideki gözlemlerimizle birleşince, bize hem geçmişe hem de geleceğe farklı bir bakış açısı kazandırdı. Çocukluğuma dair pek çok anı, onların oluşturduğu derin bir bağlılıkla zihnimde kalacaktır.

Eski bir yazlık sinemanın önünde geçen yıllarımızda, orada izlediğimiz tüm filmler, hayatımızın bir parçası olarak hafızamızda yer etti. İzlediğimiz filmler, gerçek dünyamızda gizli olan kaos ve kuralsızlıkları açığa çıkardı. Çocukluğumda yaşadıklarım, mahalledeki baskıcı güçlerin, zorbalıkların birer yansımasıdı. Bu durum, sorunlu bir yaşam deneyimi olarak benim için zamanla anlaşıldı. Görmediğimiz birçok yetenek, yetkin insan bu baskı altında yok oldu. Ailemizde fiziksel bir şiddet yoktu, ancak yaşanan her türlü baskı, aile içinde bir travma etkisi yarattı.

Dil ve İktidar İlişkisi

Dilin, bilgi yapılarını pekiştirme veya sorgulama gücü hakkında düşünceleriniz neler? Eserlerinizde dil, iktidara karşı duran bir araç olarak görülebilir mi?

Dil, belirli yapıları güçlendirebilir veya sorgulayabilir; bu da onun iktidar dili olarak algılanmasına yol açabilir. Diller, sistemli bir şekilde, güç sahibi olanlar tarafından yönlendirildiği için, bu durum dilin başkaldırmaya ya da kabullenmeye yardımcı olmasını sağlar. Mevcut durumu sorgulamak ve eleştirel bir bakış açısı geliştirmek edebiyatın görevidir. Haksızlıklar ve ayrımcılık karşısında edebiyatın sunduğu perspektifler önemlidir. İkilik, iktidar dilleri ile kurban dilleri arasındaki fark, günümüz dünyasında söz konusu olan adaletsizliklerin anlaşılmasında belirleyici bir etki yaratır.

İsimlendirme ve Anlamı

İsimlendirmek ve isimsizleştirmek üzerine görüşleriniz nelerdir? İsimlerin gücü hakkında neler düşünüyorsunuz?

“Adlandırılan öldürülmüştür.” gibi bir atasözünü sıkça duyarız. Bu ifade, varlığı onaylamak için isim vermenin önemini vurgular. Biz, eserlere isim verirken onları tanımlamakla birlikte, nasıl bir anlam oluşturduğumuzu sorgulamalıyız. İsimlendirmek, bir varlığın kimliğini belirler. Bu bağlamda, her şeyin bir adı olmalı ve bu isimler, o varlığın özünü aktarabilmelidir. Adlandırma, bireyler olarak gerçekliğimizin kanıtı gibidir.

Küçük Dille Yazmanın Anlamı

Dil Tutulması kitabınızda, “Dil büyür ağızda, şimdi, küçük dille yazmak gerek.” derken neyi kastettiniz?

Bu ifadeler, sessizliğin ve içsel monologun önemini vurgular. Küçük dille yazmak, aynı zamanda dilin kendine dönük bir anlatımını ifade ederken, aynı zamanda kelimelerin yetersizliğini hissetmenin getirdiği bir gerilimi de temsil eder. Kelimelerin içimizi doldurmasını sağlamak yerine, boğduğunda yaşamdan uzaklaşmanın zorluğunu anlatır. Dilimizle ifade etmenin zorlukları, bazen çözüm yolumuz olur ama geldiğimiz noktada kelimelerden sıyrılıp belirsizliğin içinde kaybolmak da olasılık dahilindedir.

Bu zorlu ama düşündürücü sorularınız için teşekkür ederim. Dilimizin değerini korumalı, onu aktarmalı ve nesiller boyu yaşatmalıyız.

“`

Related Posts

YKS’de en erken ne zaman çıkılır? 2025 TYT, AYT ve YDT’de ilk kaç dakika çıkılmaz, erken bitiren çıkabiliyor mu?

Yükseköğretim Kurumları Sınavı (YKS) 2025 bu hafta sonu gerçekleştiriliyor. Milyonlarca öğrencinin üniversite hayallerine ulaşmak için ter dökeceği TYT, AYT ve YDT oturumlarında sınav süreleri, çıkış saatleri ve erken çıkış kuralları büyük önem taşıyor. Peki, YKS’den en erken ne zaman çıkılır? Erken bitiren adaylar sınav salonunu terk edebilir mi? YKS’de ( AYT, TYT, YDT) oturumlarını erken bitiren çıkabiliyor mu?

YKS Öncesi Kaygı Tuzağına Düşmeyin!

YKS’ye giden yolda ‘kaygı’ tuzağına düşmeyin! Kendinize ‘başarısız olacağım’ değil, ‘elimden geleni yapıyorum’ deyin!

DGS sınav yerleri 2025 sorgulama ekranı | DGS sınav giriş belgesi ne zaman yayınlanacak? Dikey Geçiş Sınavı ne zaman? İşte ÖSYM DGS sınav takvimi!

DGS sınav giriş belgesi sorgulama ekranı 2025 ÖSYM AİS ile erişime açılacak. Meslek Yüksekokulları ile Açıköğretim Önlisans Programları Mezunlarının Lisans Öğrenimine katılmaları için ÖSYM tarafından düzenlenecek olan söz konusu sınavın geç başvuruları 13 Haziran 2025 tarihinde tamamlandı. Başvurular sonrası bir sonraki süreçte adayların DGS sınav yerleri ÖSYM AİS ekranı ile yayınlanacak. Adaylar sınav giriş belgelerini T.C kimlik numarası ve ÖSYM şifreleri ile alabilecekler. Sınavda 50 sayısal ve 50 sözel olmak üzere toplam 100 soru yer alacak. Test soruları, farklı alanlardan gelen yükseköğretim kurumu mezunlarının cevaplayabilecekleri nitelikte olacak. Peki, 2025 DGS ne zaman, kaç gün kaldı? DGS sınav yerleri belli oldu mu? İşte, 2025 DGS sınav takvimi ve konu hakkında ayrıntılı bilgiler.

Ziraat Bankası sınav yerleri açıklandı mı? Ziraat Bankası personel alımı sınavı ne zaman?

Ziraat Bankası’nın memur alımı ilanını yayımlamasının ardından sınav takvimi ve başvuru süreci merak konusu oldu. Peki, Ziraat Bankası sınav yerleri açıklandı mı? Ziraat Bankası personel alımı sınavı ne zaman?

Yükseköğretimde istihdam odaklı yeni programlar

Yükseköğretim Kurulu (YÖK) Başkanı Erol Özvar: “Yapay zekâ alanında geçen yıl açtığımız programları yaygınlaştırıyoruz. Yeşil dönüşüme dayalı 9, sağlık ve tarımda dijital teknolojilere dayalı 7 yeni programı daha öğrencilerimizin tercihlerine sunuyoruz” dedi.

ERG’den zorunlu eğitimin kısaltılmasına karşı uyarı: Ortaöğretim haktır, kız çocukları risk altında

ERG’nin bulgularına göre, okul terki ve açıköğretime geçişin en sık yaşandığı kademe 9. sınıf